" O MECLİS YAREN MECLİSİ "
Özlüyorum yaran meclisinde olmayı,
O mecliste öğrendim sevmeyi sevilmeyi,
Arzu ediyorum insanları mecliste görmeyi,
O mecliste öğrendim sevmeyi sevilmeyi.
Önce ocağa küçük başağa girer,
Yaranları çavuş alır hep ikişer,
Büyük başağa ile girişler biter,
O mecliste kahveler tüter
Peşrevle akşam havası başlar,
Başağalar yaranları alkışlar,
Gelse de zemheri karakışlar,
O meclis bu mevsimde başlar.
Anadolu'nun Selçukludaki yaranları,
Tek vücuttur Oğuzların soylu boyları,
O vakit başlar yaranların orta oyunları,
O mecliste yaşarım ben mutlulukları.
Sazende üçayak mahimi çalsa,
Yaranlar bir güzel oynasa,
Meclistekiler yaranlara alkış tutsa,
O mecliste tüm dostlar bulunsa.
Yaranlar yaran ocağını doldurur,
Çavuş oyunlara misafir ağaları kaldırır,
Ebe oyunları sıra ile sürdürür,
O mecliste bulunanları güldürür.
İbrik ve sabun ile eller yıkansa,
Havlu ile bir güzel kurutulsa,
Caba da güveç ekmekler bansa,
O mecliste bir güzel doysa
Saat yirmi dört olmuş sofra kuralım,
Misafir ağalar, yaran ağalar sofraya buyuralım,
Hep birlikte başağalara uyup oturalım,
O mecliste ocak sahibinden hizmet alalım.
Sazende hüzünle cezayiri çalacak,
Misafir ağalar meclisle vedalaşacak,
Yaranlar misafirsiz kalacak,
O mecliste muhakeme kurulacak.
Yaranların alnı, kalbi, kapısı açık olacak,
Sıra arap vermeye gelecek,
Haftaya yine ocak yanacak
O mecliste sabah namazı ocak sona erecek.
Eli, dili, beli kapalı yaranın,
Bu tarihi mirasa inanın hayranım,
Ey gençler bu meclisler de sizi de görelim,
O meclislerde bulunan ben yaran Necati ÜLKER' im.
" ATA YURDUM ŞİRİN İLİM ÇANKIRI'M "
Bahar gelir kuru dallar dal verir,
Çiçek açar, meyve verir, gül verir,
Arı gibi petek petek bal verir,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
Rüzgâr eser ılık ılık yellenir,
Koca dallar ırgalanır, sallanır,
Bahar gelir çocuk gibi dillenir,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
Havası tertemizdir, suları gür,
Tarlaları papatya, dağları gül,
Her yeri ayrı güzel, Ilgaz!ı hür,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
Baharla başlar bunun öyküsü,
Rengârenk bezer doğayı örtüsü,
Taze gelincikler kırların süsü,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
Dağlarında koyun kuzu meleşir,
Eteğinde koç yiğitler güreşir,
Yolu bilen gurbet ele yerleşir,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
Kirazıyla ünlenmiştir Eldivan,
Ilgaz dağı gökyüzüne merdiven,
Sana koşar karakışı çok seven,
Ata yurdum şirin ilim Çankırı'm.
Atkaracalar'da gözümü açtım,
Toprak rızk vermedi gurbeti seçtim,
On dört yaşımda Ankara!ya göçtüm,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
Yahşi kokar bizim elin çimeni,
Doğa vahşi, ayar tutmaz dümeni,
Soğukları gevretse de imanı,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
Yine efkâr bastı, doldu gözlerim,
Ne söylesem kifayetsiz sözlerim,
Senden başkasına geçmez nazlarım,
Ata yurdum şirin ilim Çankırım.
İbrahim Bayraktar
"EY ÇANKIRI; "
Herkes sonsuz sesizliğe kapılmışken,
Bir yürek uyumuyor ızdıraplı gecelerde,
Hıçkırıklar duyuluyor bir köşeden,
Delirmemek için tutsa da kendini insan,
Gülüyor,gülüyor...
Bir canımız kaldı almadığınız
Ey iki ayaklı yaratıklar!
Çaldınız bizden bizi.
Geceler bir başka oluyor,
Tütün kokuları arasında
Şarkılar söylendiğinde,
Geçmiş için değil
Gelecek için yaş döküldüğünde.
Ey Çankırı!
Nedir bu matem?
Bir hareket,bir canlılık nafile...
Bu gece başka gece,
Bu gece zafer gecesi,
Bu gece güneş doğacak pencereme...
Ah!Biz şimdi kıştayız,
Kışın güneşi sahtekar olur,ısıtmaz
Ne olur uyan,
Duy sesimi...
ANONİM
|